Schumann rezonansı, dünyanın kalp atışı olarak da anılan bir fenomendir. Teori 1950’li yılların başında bir alman bilim insanı tarafından ortaya atılmış ve hesaplanmıştır.
Titreşim boşluğu olarak da anılır. Yeryüzü ile dünyanın bir katmanı olan iyonosfer tabakası arasında ortaya çıkan doğal titreşimleri ifade eder.
Schumann rezonansı 7.83 hertz olarak ölçülmüştür.
Alman bilim insanı Winfried Otto Schumann’ın ardından, o günden bugüne dek dünyanın titreşimleri üzerine çalışmalar süregelmiştir.
Bilim insanları Schumann rezonansının insan davranışları, duygulanımları üzerinde etkili olabildiğini kanıtlamaya yönelik çeşitli teoriler ortaya atmaktadır.
Bu teorilere göre Schumann rezonansı insan bilincini etkileyebilecek güce sahiptir.
Dünyada küresel çapta görülen ve zaman zaman aşırı artı gösteren kaygı ve stres seviyesi ile rezonans ölçümleri arasında bir korelasyon olduğu düşünülür. Örneğin Schumann rezonansı 2020 ölçümleri yüksek seyretmiştir.
Dünyanın frekansı ile bizim frekansımız arasındaki uyumsuzluk fazla ise bunun neticesinde uykusuzluk, huzursuzluk, kaygı, hastalık gibi sorunların ortaya çıkma ihtimali artacağı düşünülür.
Eğer uyumsuzluğun aksine dünyanın ritmi ile uyumu yakalayabilirsek bedenimiz ve ruhumuz iyileşecek ve dinginleşecektir. Canlılığı artacak ve stresten arınılacaktır.
Uyumu yakalamak ise kolay değildir ve elbette belli oranda zorlayıcı olabilmektedir.
Schumann rezonansı uyumlaması yaşam deneyimimizdeki ufak değişiklikler ve yüksek farkındalık seviyesi ile mümkün olabilmektedir. Schumann rezonansı dinlemek iç sesinizi dinlemek gibidir.
Doğa ile iletişimde olmak uyumlama için önemlidir. Doğayı fark etmek ona dokunmak, çiçeklerle konuşmak, ağaçlara sarılmak ya da çıplak ayaklar ile toprağa basmak bu iş için atılabilecek adımlardan basit ve keyifli olanlarıdır.
Doğanın içinde olmak, uzun süre doğada, açık arazilerde, ormanlık alanlarda vakit geçirmek uyumu arttırır.
Meditasyon yapmak ya da frekans yükseltici bazı özel enerjisel çalışmalara odaklanmak, kendi kendinize kalmak farkındalık arttırıcıdır dolayısıyla uyumu da arttırıcıdır.
Meditasyon ya da niyet çalışmalarında özellikle Schumann çalışmalarına odaklanmak da akıllıca olabilir.
Timüs bezinin uyarılması da öz titreşimi arttırıcı olabilmektedir. Timüs bezi uyarımı için bol bol gülmek, timüs bezine hafifçe vurarak uyarmak önerilir.
Frekansı yüksek doğal bitkilerden ya da frekans arttırıcı müziklerden destek almak iyi olabilir. Örneğin dünyanın bilinen en yüksek frekanslı bitkisi olan gülden destek alınabilir. Bir bardak gül çayı ile güne başlanabilir.
Bilgilendirici makalelerimizden, güncel ürün ve fiyat listelerimizden, kampanyalarımızdan haberdar olmak için bültenimize abone olabilir ve instagram sayfamızı takip edebilirsiniz.
Diğer Blog Yazılarımıza Göz Atın!
Sığla Yağı Yabani Kekik İç Pikan Cevizi Günlük Reçinesi Yerel Tohumlar Tahin Susam Ezmesi Günlük Buhuru Enerji Temizliği Gökova Susamı Kantaron Yağı Adaçayı Üzerlik Tohumu
Taze kişnişin sabun gibi algılanmasının temel nedenleri genetik yatkınlık, kimyasal bileşim, kültürel alışkanlıklar ve psikolojik…
Zeytinyağı, sağlıklı yaşamın önemli bir parçası olmasına rağmen, piyasada sahte ürünlerle karşılaşma riski bulunmaktadır. Sahte…
Rujların sağlığa zararlı olup olmadığı, içeriklerinde kullanılan maddelere ve kullanım alışkanlıklarına bağlıdır. Doğal ve kaliteli…
Lip balm doğru şekilde kullanıldığında dudak sağlığı için faydalıdır. Ancak aşırı kullanım, psikolojik bir alışkanlık…
Brassaiopsis glomerulata, özellikle Güneydoğu Asya’da, Vietnam ve Çin gibi bölgelerde yetişen bir bitki türüdür. Araliaceae…
Butea superba, Güneydoğu Asya’da, özellikle Tayland, Vietnam ve Hindistan gibi ülkelerde yetişen bir bitkidir. Fabaceae…